is hukuku arabuluculuk arabulucu
iş hukuku arabuluculuk arabulucu müessesiyle doğrudan bağdaşan bir kurumdur. Zira İş hukuku özel hukuka ilişkin bir uyuşmazlıktır. Bu nedenle iş hukuku arabuluculuk arabulucu kurumuyla sıkı sıkıya bağlantılıdır. İş Hukukundan işçi ile işveren arasında doğan uyuşmazlıklar arabuluculuk yöntemiyle çözülebilecektir. Zira iş hukuku arabuluculuk arabulucu kurumuna diğer hukuki alanlardan daha elverişlidir.
İş Hukuku, işçi hakları, çalışma koşulları, işçi ücretleri, işçi sendikaları ve işveren-isçi ilişkileri ile ilgili konuları inceleyen hukuk dalına verilen isimdir. İş hukuku Kıta Avrupası hukuk sistemlerine dahil ülkelerde genellikle milli iş kanunları ile düzenlenir. İş hukukundan doğan uyuşmazlıklar genellikle asliye hukuk mahkemelerinde veya asliye mahkemesi düzeyinde ki iş mahkemelerinde görülür.Ülkemiz de iş hukukunu düzenleyen pek çok kanun vardır. Bunlara örnek olarak;4857 S. İş Kanunu, sadece 14. maddesiyle (kıdem tazminatı) yürürlükte bulanan 1475 S. Eski İş Kanunu, 854 S. Deniz İş Kanunu (gemi adamları-işverenler), 5953 S. Basın İş Kanunu (gazeteciler vs.) gibi kanunlar verilebilir.
İş hukuku,tarihsel gelişim sürecinde pek çok değişikliğe sahne olmuş ve ancak son 20-30 yıllık süreçte belli bir çizgiye getirilebilmiştir. İş hukukunun amacı, işçinin işveren karşısında korunmasıdır. İş sözleşmesinde, daha güçlü taraf olan işveren, işçinin kötü ve zor durumundan yararlanabilecek konumdadır. Bu nedenledir ki iş hukukun amacı daha zayıf olan işçiyi, işverene karşı korumak, işçinin insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesini sağlamak, işçinin ekonomik özgürlüğünü hayata geçirmektir. Bu noktada çıkan uyuşmazlıklarda iş hukuku arabuluculuk arabulucu yöntemine elverişli olduğu için arabuluculuk yöntemi kullanılabilecektir. Zira bu sayede yorucu dava aşamasına yerine uzlaşma düzleminde bir çözüm ortaya çıkacaktır.
İş Kanunu bazı temel ilkeler üzerine kurulmuştur. Bu ilkelerden en önemlisi işçi lehine yorum ilkesidir. İşçi lehine yorum ilkesi Yargıtay’ın 1958 tarihli bir içtihadı birleştirme kararında şu şekilde ifade edilmiştir; ‘Kanun koyucuya İş Kanunu kabul ettiren tarihi sebepler ve bunlar arasında zayıf olan işçiyi iktisadi durumu daha kuvvetli olan işverene karşı, özel şekilde koruyarak içtimai muvazeneyi ve cemiyetin sükununu sağlama hedefi ve hukuk hükümlerinin tefsirinde lafzın gayenin ışığı altında manalandırılmasının gerektiği göz önünde tutulunca, iş hukukuna ait hükümlerin tefsirinde, tereddüt halinde işçinin lehine olan hal şeklinin kabul edilmesi iş hukukunun ana kaidelerinden olduğu neticesine varılır.’(YİBK, 28/5/1958, 15/5, RG 26/9/1958, S. 10017) İşçi lehine yorum iş hukukuna özgü bir yorum yöntemi olmakla birlikte, bunun her hal ve şartta geçerli bir yöntem olduğunu söylemek doğru olmayacaktır. İş hukukunda da,hukukun temel yorum yöntemleri, gerektiğinde başvurulacak yöntemler olacaktır. Bu nedenle, işçi lehine yorum yöntemi ile hukukun genel yorum yöntemleri beraber göz önünde bulundurularak işçi-işveren ilişkisine uygulanacaktır.